Memur isteği dışında görevlendirilebilir mi? Psikolojik bir bakışla otorite, motivasyon ve aidiyet
Bir psikolog olarak, insanların davranışlarını yalnızca yasa ve kuralların çerçevesinde değil, aynı zamanda duygular, algılar ve sosyal dinamikler üzerinden anlamlandırmaya çalışırım. Kamu kurumlarında çalışan bir memurun, isteği dışında bir göreve gönderilmesi meselesi, yüzeyde bir idari tasarruf gibi görünse de; derinlemesine bakıldığında aidiyet, kontrol, özerklik ve adalet algısı gibi temel psikolojik süreçlerle doğrudan ilgilidir. Bu yazıda, “memur isteği dışında görevlendirilebilir mi?” sorusunu yalnızca hukuki açıdan değil, insan zihninin iç dünyasından süzülerek ele alacağız.
Otorite ve birey: Güç algısının psikolojisi
Devletin otoritesi, bireyin davranışları üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Stanley Milgram’ın 1960’larda yaptığı ünlü “itaat deneyi”, insanların otorite figürlerine karşı ne kadar uyumlu davranabileceğini ortaya koymuştur. Memurların, yöneticilerinden gelen görevlendirme emirlerine genellikle direnmemesi, bu psikolojik eğilimin kurumsal bir yansımasıdır. Ancak bu durum, bireyin iç dünyasında kontrol kaybı hissi yaratabilir. Kişi, karar süreçlerinden dışlanmışsa, görevlendirildiği yeni pozisyona duygusal olarak bağlanmakta zorlanır.
Bu bağlamda, “isteği dışında görevlendirilme” yalnızca yönetsel bir karar değil, bireyin öz-yeterlilik ve özerklik duygusunu sınayan bir deneyimdir. Psikolojik açıdan, kişinin kontrol alanı azaldıkça stres, kaygı ve tükenmişlik riskleri artar.
Bilişsel psikoloji açısından: Algı ve adalet duygusu
İnsan zihni, her durumda anlam arayışındadır. Bir memur, neden isteği dışında başka bir göreve gönderildiğini açıklayacak bir anlam çerçevesi bulamazsa, bilişsel çelişki (cognitive dissonance) yaşar. “Neden ben?” sorusu, bu çelişkinin ilk işaretidir.
Bilişsel psikolojiye göre insanlar, olayları adaletli bir sistem içinde değerlendirme eğilimindedir. Eğer görevlendirme süreci adil, şeffaf ve gerekçeli biçimde yürütülmezse, kişi zihninde “haksızlığa uğradım” şeması geliştirir. Bu durum, iş performansında düşüşe, kuruma karşı duygusal uzaklaşmaya ve hatta pasif direniş biçimlerine yol açabilir.
Birçok kurumda çalışanlar arasında görülen “psikolojik uzaklaşma”nın kökeninde, bu tür algısal adaletsizlikler yatar. Kısacası, isteği dışında görevlendirilme kararı, zihinsel olarak “adaletsizlik sinyali” üretir.
Duygusal psikoloji: Kimlik, güven ve aidiyet
Her insan çalıştığı yerde bir psikolojik ev kurar. Masası, ofis kokusu, birlikte kahve içtiği arkadaşları… Tüm bunlar, kişinin kimliğinin bir uzantısı haline gelir. İsteği dışında bir görevlendirme, bu “psikolojik evin” dağılması anlamına gelir. Kişi, yeni bir ortamda hem aidiyetini hem de kimlik güvenliğini yeniden kurmak zorunda kalır.
Duygusal psikoloji açısından bu durum, bağlanma teorisi ile açıklanabilir. İnsan, güvenli bağlanma alanlarından koparıldığında kaygı ve yalnızlık hissi yaşar. Bu duygular, kurumun bir parçası olma isteğini zayıflatır. Öte yandan, yönetici empatik bir yaklaşım sergilerse, bireyin bu geçiş sürecini sağlıklı biçimde atlatması mümkündür.
Empati temelli liderlik: Psikolojik geçişin anahtarı
Bir yöneticinin görevlendirme sürecinde göstereceği empati, çalışan üzerindeki etkileri kökten değiştirebilir. Açıklama yapılmadan alınan kararlar, bireyin değersizlik hissini artırır; oysa sürece dâhil edilmek, aidiyet ve saygı duygusunu güçlendirir. Bu bağlamda, yöneticilerin psikolojik farkındalıkla hareket etmesi, hem çalışan refahını hem de kurumsal bağlılığı destekler.
Sosyal psikoloji: Grup dinamikleri ve statü dengesi
Bir memurun başka bir yere görevlendirilmesi, sadece o bireyi değil, bulunduğu sosyal grubun dinamiklerini de etkiler. Sosyal psikolojiye göre grup içindeki roller, denge üzerine kuruludur. Bir üyenin yerinin değişmesi, grup içinde yeni güç ilişkileri ve statü boşlukları doğurur.
Yeni görevlendirilen kişi ise, gittiği yerde “dış grup üyesi” gibi hissedebilir. Bu dönemde sosyal kabul görmemek, izolasyon ve motivasyon kaybına yol açabilir. Sosyal destek mekanizmalarının güçlü olduğu kurumlarda bu etkiler azalırken, hiyerarşik ve katı yapılar bu süreci daha zor hale getirir.
Sonuç: İnsan sadece görevle değil, anlamla çalışır
“Memur isteği dışında görevlendirilebilir mi?” sorusu, sadece bir yönetmelik meselesi değildir; aynı zamanda insan doğasının sınırlarını, özgürlük ihtiyacını ve anlam arayışını yansıtan bir aynadır. İnsanın psikolojisi, dışsal bir emirle değil, içsel bir inançla motive olur. Kurumlar bu gerçeği dikkate aldıklarında, hem bireysel mutluluğu hem de kurumsal verimliliği artırabilirler.
Sonuç olarak, bir memur görevlendirilebilir — ama asıl mesele, onun bu görevlendirmeyi nasıl anlamlandırdığıdır. Çünkü insan davranışını belirleyen şey emir değil, anlamdır.
Etiketler:
#Psikoloji #KamuYönetimi #MemurPsikolojisi #Özerklik #Motivasyon #İşPsikolojisi #EmpatiTemelliLiderlik #KurumsalAdalet